SOLUKDAŞ: DENİZ PASHA, DİLEK WINCHESTER, GÜNEŞ SAVAŞ, WASEEM AHMAD SIDDIQUI (MICHAEL HANEKE’DEN BİR ALINTIYLA)
Solukdaş, göç, evsizlik, yersiz yurtsuzluk ve tahakküm gibi meseleleri odağına alan, izleyiciyi birlikte düşünmeye ve karşılıklı konuşmaya davet eden açık uçlu bir sergi. Farklı coğrafyalardan ve deneyimlerden gelen, varlığı, üretimi ya da savunduğu değerler nedeniyle hep kalabalığın kenarına düştüğü hissiyle boğuşan yine de kendini ifade etme gayretini yitirmeyenlere ev sahipliği yapan sergi, sanatın bir diyalog ve paylaşım zemini olduğunu hatırlatmayı amaçlıyor. Modern dünyanın yüzeysel iletişim biçimlerine karşı, yan yana durmaya, empati kurmaya ve ortak bir soluk alanı yaratmaya çağırıyor.
Sergi, izleyiciyi Michael Haneke'nin Bilinmeyen Kod (Code Inconnu, 2000) filminin açılış sahnesiyle karşılıyor. Aklındaki sözcüğü jestlerle anlatmaya çalışan kız çocuğunu izleyen diğer çocuklardan bir türlü aranan sözcük gelmiyor. Boğazımızda düğümlenen ve bir türlü konuşamadığımız meselelerin, anlaşılmamanın, iletişim kuramamanın ağırlığını hatırlatan bu sahne, serginin temel sorularını da beraberinde getiriyor: Neleri dert ediniyoruz? Neden karşılıklı konuşamıyoruz? Sanatın dünyayı değiştirme gücü, sanat dünyasının parıltısının yanında sönüp gidiyor mu?
Waseem Ahmad Siddiqui, mülteci olma hali, ev, evsizlik ve göç üzerine düşünüyor. Açık/Apaçık Radyo'daki Hüsnükabul programı ve Manifold.press'teki Evinizde Kalabilir Miyim? Başlıklı köşesiyle tanıştığımız Siddiqui, A4 boyutta teksir kağıdına basılmış, üzerine müdahaleler yapılmış imgelerle ev ve aidiyet kavramlarını sorguluyor.
Güneş Savaş'ın desenlerini anlamak için Walter Benjamin'in şehirde kaybolma, deneyim, modernite ve mekân ilişkisi üzerine düşüncelerini referans almak mümkün. Sanat dünyasında kaybolmanın varoluşuyla ilişkisini incelerken desenlerinde yeni yollar, yerler ve halleri keşfediyor.
Dilek Winchester serginin merkezinde yer alan ve aynı zamanda sergiye ismini veren Solukdaş adlı yerleştirmesiyle söylenen ve söylenemeyen sözlerin ağırlığını hissettiriyor. İzleyicinin bir araya getirebileceği tekil kelimelerden oluşan bu metin temelli yerleştirme, nefes, ses, idrak ve yerçekimi gibi kavramlarla ilişkilendirilebilecek yorumlara davet ediyor. Şeyh Galip'in Hüsn ü Aşk (1825) eserinden alınan "Efvâha sözü̈m olaydı dem-sâz; / Lâzım mı idi felekde pervâz?" yani "Sözüm, ağızlarla solukdaş olsaydı; / Gökte uçmaya ne lüzum vardı?" dizeleri işin temelini oluşturuyor.
Deniz Pasha, kum ve orkideyi kullanarak coğrafyada ve bedende kurulan tahakkümü araştırıyor. Irkçılığın toplumun derinliklerine işlemiş tarihini ve geçmişin bugüne etkilerini sorguluyor. Bir bireyin, topluluğun ya da coğrafyanın değersizleştirilmesine yol açan süreçleri ele alıyor.
Solukdaş, yanındaki de var olabilsin diye kendini bir nebze geride bırakabilmeyi hatırlatıyor. Karşılıklı konuşamadığımızı düşündüğümüz bir dönemde, bu sergi aracılığıyla birlikte soluk alıyor, sorular soruyor ve yanıtları arıyoruz.
Farklı coğrafyalardan ve deneyimlerden gelen, varlığı, üretimi ya da savunduğu değerler nedeniyle hep çoğunluğun kenarında kalmışlık hissiyle boğuşan yine de kendini ifade etme gayretini yitirmeyen sanatçılara ev sahipliği yapan sergi, sanatın bir diyalog ve paylaşım zemini olduğunu hatırlatmayı amaçlıyor.
Sergi, Deniz Pasha, Dilek Winchester, Güneş Savaş, Waseem Ahmad Siddiqui ve Michael Haneke'nin Code Inconnu filminden bir alıntıyı bir araya getirerek, bireylerin kimlik, aidiyet ve görünürlük mücadelelerini sanat aracılığıyla yeniden düşünmeye davet ediyor. Waseem Ahmad Siddiqui'nin mültecilik, ev ve aidiyet temalı çalışmaları, Güneş Savaş'ın kaybolma ve varoluş üzerine desenleri, Dilek Winchester'in "Solukdaş" isimli metin temelli yerleştirmesi ve Deniz Pasha'nın tahakküm ve ırkçılığın köklerine bakan üretimleri, serginin çok katmanlı yapısını oluşturuyor.
Açık uçlu söylemiyle Solukdaş, izleyiciyi sorgulamaya, hissetmeye ve karşılıklı konuşmaya davet ediyor. Her yeni sanatçı ve izleyiciyle dönüşen sergi, sanatın kolektif bir soluk alma alanı yaratabileceğini gösteriyor.
Solukdaş temas ettiği konular üzerine bir seri konuşmaya da ev sahipliği yapacak, konuşma programı ilerleyen günlerde BüroSarıgedik'in Instagram hesabı (@burosarigedik) üzerinden duyurulacak.
Sergi hafta içi her gün 10:00-18:00 saatleri arasında randevusuz, hafta sonları ise sadece randevu ile ziyaret edilebilir. Randevu için lütfen info@sarigedik.com adresine yazınız.